Gönderen: dilek | 28 Şubat 2012

çok zaman geçmiş :)

Çok çok zaman geçmiş yine.

ve ben yazmaya fırsat bulamamışım.en son mayıs 2011 de yazmışım , o zaman bu zamana olan başlıkları hatırladıklarımı ekleyeyim bari.

10 temmuz 2011 de yeni evimize taşındık. Taşınma işi sandığım kadar zor olmadı. yerleşme işi ise neredeyse 3 ay sürdü 🙂

yeni evimizin bahçesi var artık çocuklarla beraber oynayabiliyoruz. hele ki en güzeli bu sene kar da çok yağınca epey kartopu oynadık.

ilk başlarda Ali Sadi soğuktan hoşlanmasa da sonraları alıştı.Dışarıda oynasa da onun tercihi genelde evde tepsi içinde sıcakta kar oynamak.

Onur Efe ise artık tam bir oyun çocuğu.kar kış farketmiyor ona. oyun olsun,hoplamak zıplamak olsun koşmak olsun yeter.

Eylül 2011 de Onur Efe kreşe başladı. ilk 10 gün biraz zor geçti ama artık çok severek gidiyor. (maşallah diyeyim.).Arkadaşları onu bekliyor, o da beni bekliyorlardır anne gitmem gerek diyerek hazırlanıyor.(okulumuz : http://www.elifanaokulu.com )

En sevdiği arkadaşı Kuzey. en çok onunla oynuyormuş.

Bu kadar yazabildim. tekrar kar yağdı. her yer bembeyaz. Ve benim iki kuzum da evde. acıkmışlar hemen kalkıyorum.

kuzucuklarım sizi seviyorum.

Gönderen: dilek | 24 Mayıs 2011

fıytık fıytık..

Fıytık fıytık ..

ne garip bir kelime değil mi? ma işin aslını okuduğunuzda gülmekten yıkılacaksınız 😀

Onur Efe ile ayısı balkondan etrafı izlerken ,bir köpeğin havlama sesi gelmeye başladı.Dayısı da köpeği ıslıkla çağırdı.Dayısı ıslık çaldıkça köpek de havlıyorduç Onur Efe bu durumdan çok hoşlandı.

Ve Onur Efe’den duyulan ses (aynen okunduğu gibi) “fıytık,fıytık…”

Ne yapıyorsun oğlum.

Anne ben ıslık çalmaya çalışıyorum ama olmuyor

😀

Gönderen: dilek | 24 Mayıs 2011

Annenin beli tutuldu

Belim tutuldu birden bire.Elektrikli süpürge ile evi süpürürken.

hem de fenerbahçenin şampiyonluk maçından dakikalar önce 🙂

Eşime rahat bir maç izletecek,çocukları ayak altında tutmayacaktım sözde :).Ama işler istediğim gibi olmadı.sabah daha fena olunca soluğu dr da aldık tabi.dinlnmem gerektiği gerçeği sonucunda da 3 saat sora annemin evindeydim 🙂

Eşim bizi bıraktı işine döndü.

Şİmdi akçakocadayız.Ben iyileşiyorum.çocuklarım doyaıya eğleniyor. Sadece Onur Efem gene klasik her geldiğinde olduğu gibi ateşleniyor arada.

ama çok eğleniyoruz gene de 🙂

Gönderen: dilek | 24 Mayıs 2011

Doğum Günüm

Doğum günümü kutladık Mayıs ayının 12 sinde.

Kuzucuklarım babamız ve ben.Ne güzel bir akşamdı.pastamızı kstik ailecek üfledik.afiyetle yedik.

hediyelerimize baktık.

Yıllar geçiyoryaşım artıyor ama hayatımın güzellikleri de artıyor.

Ben şanslı bir insanım böyle güzl bir ailem olduğu için

🙂

Gönderen: dilek | 24 Mayıs 2011

Sırasıyla …

Epeydi yazmamışım.yazmamışım aslında.

Neyse şimdi kısacık da olsa son yaşananlar 🙂

Anneler Gününden 1 gün önce 🙂

Babamız illaki Onur Efe ile gezmek istedi ama ben başta anlayamadım bu istği.Hava güzel Ali Sadi ile biz de gelsek dedik eh bu durumda bizi de aldılar gez babam gez.

Saolsunlar güzel bir gün geçirdik.Sonra Baba oğul arabayı park edeceğiz diye bni eve bıraktılar.ama bekle bekle gelşen yok. O zaman anladım kesin hediye bakıyor bunlar dedim 🙂 Ve durum da aynen öyleymiş.

Takribi 1 buçuk saat sonra eve geldişler. Onur Efe apartmanın içinden bağırıyor 🙂

Onur Efe–Anneciiim süüüpriz.Sana hediye aldık.

Babası –Oğlum hani söylemeyecektik.

Onur Efe– Tamam. Amam anne sana şimdi vermeyeceğiz.Kahvaltıcıda verecem tamam mı?

Babası –Oğlum senin de ağzında bakla ıslanmıor.Allahtan ne olduğunu söylemedin.

Onur Efe–Anne sana süper bir kolye aldık.

Babası –!!!! Bir tek nasıl olduğu kaldı 😀

Anne (ben)– Neli kolye canımın içi?

Onur ef — Hem de kuşlu

Babası — !!!! 🙂

Ertesi gün sabah Onur Efe yi uyandırmaya gittim. Kahvaltı rezervasyonumuz vardı dışarda ve her zaman sabahın 7 sind ayakta oln oğlum saat 9 olmasına rağmen uyumayı tecih etmişti.

Oğlum günaydın.kalkalım ve hazırlanalım mı? Kahvltı etmeye gidelim ne dersin?

-ben de sana hediyeni verebilirim anne değil mi?

Sen zaten vermişsin bana hdiyelerin en güzelini.hayatıma renk katmışsın daha ne dilerim.

Güzel değişik bir anneler günüydü.

oğlumun beğenip aldırıdığı da ilk hediyem.boynumdan çıkartmaya kıyamıyorum 🙂

Hayatımın neşeleri iyi varsınız.iyi ki sayenizde anne oldum 🙂

Gönderen: dilek | 28 Nisan 2011

yavru kediler

pencereden dışarıyı izlerken bir anne kedi ve 2 yavrusunu gördük.

-Onur Efecim alalım bizde bu yavru kedilerden.

-Alalım anne.

-hem de onları biberonla besleriz

-gerek yok anne sen onları emzirirsin

-! 🙂

-Onur Efecim senin bu Caillou çoraplarını ben çok beğendim.Bana da alır mısın onlardan?

-Malefeps alamam anne.çünkü küçük yok.onlar sana büyük olar.

-:)

kuzularım maşallah iyiler bu ara.artık kendileri oynuyorlar.hatta odalarına girip, kapıyı kapatıp beni içeriye almıyorlar.Taaa ki içerden ufaklığın ağlama sesi gelene kadar.Ufaklık ağlayınca abimiz hemen kapıyı açıp “anne çabuk gel Ali Sadinin kafası acılanmış.bak şuna bir” diyor.ağlama susunca oyuna devam.

Minik kuzum ise yürüyor artık.5-10 adım kadar.ama hala denge tam değil. Tabi bu onu yıldırmıyor.sürekli deniyor.düşe kalka uğraşıyor işte.

Bu ara biraz bunalıyoruz tabi.hava evden güzel görünüyor ama biz bir yere çıkamıyoruz.Ali Sadi sürekli kapıyı gösteriyor.Hele babası gelince tepesinden inmiyor.gezmeye götüren baba olunca bir umut işte, gene götürürse diye düşünüyor işte 🙂

Taşınma planlarımız biraz ertelendi.Taşınırsak güzel olacak.

Bakalım hayırlısı…

Gönderen: dilek | 30 Mart 2011

Gönderen: dilek | 30 Mart 2011

kuzum yürüme çabalarında iyi yoruluyor :)

Ali Sadi kuzum ilk arabam eşliğinde salonu bir baştan diğerine dolanıp duruyor.

iki kardeş biri ilk arabamla diğeri oyuncak bebek arabası ile yarış yapıyorlar kahkahalar ile.

bir de genelde büyük çocuk kıskançlık yapar diye beklenir değil mi?

Yanlııııııış….

Bizim minik kuzu ne zaman abisini kucağımda görse hemen vızıldaya vızıldaya dibimde bitiyor.al beni çığlıklarına başlıyor. Abimizin ise tek derdi kardeşi oyununu bozmasın.farkında olmadan ufaklık tüm oyunları bozuyor da. :)bazen abimiz de çığlıklar atmıyor değil.iki keçi inatlı biri oyuna gelmesin,diğeri de illa geleceğim diye tutturarak karşılıklı ağlaşıp çığlık atıyorlar.

Duymamaya çalışyorum ama zor.artık krize gireceklerini düşündüğüm an alıyorum birini.genelde de ufaklığı.kendi aralarında epey oynasalarda ,uyuduklarında birbirlerini özleseler de kavgamız eksik değil.

çok yorucu ama biliyorum ki bunlar derler ya kayıkçı kavgası. olmadan olmaz.

kardeş bu demek değil mi?

 

 

Not: Onur Efem tatlı dillim bal dudaklım konuşmalarıyla bitiriyor gene.

-anne seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?

-neden seviyorsun peki?

-Çünkü o yüzden.

-hangi yüzden?

-2 yüzden :))))

 

Gönderen: dilek | 18 Mart 2011

ne gürültü :)

iki dakika kesintisiz bilgisayarın başına oturmam çocuklar uyanıkken çok çok zor. illa birinden biri çağırıyor.

Onur Efe onunla oyun oynamam için ya da bebeği yanından almam için, Ali Sadi ise beceremediği bir şeylere kızdığı ya da bir yerlerde -sandalye altı ya da koltuk arkası- sıkıştığı için.

Şu an yine hafif bağırtılar var ama kulak arkası yapıyorum.Artık eskisi kadar müdahale etmiyorum oyunlarına.Çünkü minik kuzu da artık epey ayak uyduruyor abisine.Ama yine de abinin oyunlarını bozmaya devam tabi.

Bu ara favori oyunları abimiz pedallı arabası ile salonu bir o yana bir bu yana gezerken,minik kuzu da peşinden emekliyor. kahkahalar eşiliğinde nefes nefese kalıyorlar ya neyse.

minik kuzu da yürüse koşsa artık yandığımın resmidir.atlamalar zıplamalar x2 olacak….

Gönderen: dilek | 08 Mart 2011

Büyük oğlum hasta ,küçük oğlum pasta

Gerçi ikisi de bal…

iki kuzum da bal gibi.Ailecek sarılmayı öpüşmeyi severiz.sımsıkı sarılarak,kedi gibi sürünerek sevilmeyi severiz.

hele ki kuzucuklarım kedi gibi yanaşınca mıncıklaya mıncıklaya sevmeye,öpmeyi koklamaya bayılırım.tabi onlar da bayılır.

Büyük oğlum da bu şekilde sever hem bizi hem kardeşini.Tabi bu durum ufaklık tarafından her zaman hoş görülmüyor.çünkü abimiz zaman zaman biraz fazla sıkıştırıp öpebiliyor.

Küçük oğlum ise bu şekilde sevilmekten genelde hoşlanır.ve kendince o da öyle sevmeye çalışır.Ancak ne kadar ısırması gerektiğini bir türlü beceremez. ve genelde de hep anneyi gelip gelip ısırır.ardından da en kocaman gülümsemesiyle başını eğip annesinin yüzüne bakar.öpmek istediğinde ise gene ısırır.hem de nasıl zevkle.tabi gene anneyi. babayı resmen öper.açar ağzını dayar burnuna.kesinlikle ısırmaz.Ardından da gene kocaman gülümseme eğik bir baş.

böyle sevgi dolu ailem olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Büyük oğlum hastaydı bugüne kadar.çok değil ama onların hastalığı yıpratıyor bizi.tek güzelliği atlayıp zıplamıyor.sakin sakin oyunlar oynuyor olması.

bugün karar verdim iyileşti kesin.koltuk tepesinden inmedi çünkü.

karşı komşumuz da geldi sordu “hayırdır koşma sesi yok ne oldu çocuklara?”

koşma sesleri başladı iyileştiğini anlamıştır kesin 🙂

 

Older Posts »

Kategoriler